Kentsel dönüşüm hukuku, kentsel dönüşüm yasası olarak bilinen afet riskine maruz alanların dönüştürülmesine ilişkin 6306 sayılı Kanundan kaynaklanan uyuşmazlıklar sonucunda literatüre giren yeni bir hukuk dalıdır. Ülkemizde son yıllarda yoğunlaşan kentsel dönüşüm, önümüzdeki yirmi yılın en büyük hukuksal sorunlarından biri olacaktır.

Son yıllarda yapılan araştırmalar sonucunda ülkemizdeki binaların yüzde 45’i, yaklaşık 6,5 milyon bina riskli bina grubunda yer alıyor. Bu veriler bile tüm çıplaklığıyla ortaya çıkan durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde yaşayan vatandaşların bu kentsel dönüşüm çılgınlığında hukuki bir sorun yaşamaması mümkün görünmüyor. İstanbul’da yaşayan vatandaşlar başta olmak üzere kentsel dönüşümün mağduru olmak. yoldasın. Eski bina ve sitelerin yeniden yapım süreci; İdare hukuku, imar hukuku, gayrimenkul ve inşaat hukuku, tahvil hukuku gibi çok çeşitli hukuk bilgisi gerektirir.

Kentsel Dönüşüm Yasası’ndaki Prosedür


Kentsel dönüşüm uygulamalarının mevzuat kapsamında nasıl uygulanacağını kısaca şu şekilde özetleyebiliriz:

1-Binadaki risklerin belirlenmesi; Bina risk değerlendirmesi 6306 sayılı Kanuna göre binadaki kat maliklerinden sadece birinin talebi üzerine bina risk ölçümü (temel etüt) yapılabilmektedir. Risk değerlendirmesi başvuruları bakanlık başta olmak üzere büyükşehir ve ilçe belediyelerine, il özel idarelerine yapılabilir.

2-Binanın yıkım süreci; Riskli yapım kararına karşı Bakanlığa yapılan itiraz reddedilirse riskli yapı kararı kesinleşir. Bu durumda binadaki tüm kat maliklerine tebligat gönderilir ve binanın 60 gün içinde yıkılması istenir. Bu süre içinde yıkılmazsa 30 günlük ek süre verilir. Ek süre içinde bina yıkılmazsa, yıkım kanuna göre Belediye ve diğer mülki idareler tarafından yapılır.

3- Yıkım sonrası yapılacak işlemler; Bu konunun en çok merak edileni olan üçte iki çoğunluk kararı yıkım sonrası aşamada önem arz ediyor. Çoğunluğun kararı binanın restorasyonu sırasında belirleyici olacaktır. Noter kararıyla bir araya getirilecek olan daire sahipleri, inşaat sürecini üçte iki çoğunlukla yönetecek.

Kentsel Dönüşüm Yasası’ndaki mevcut yasal durum


6306 Sayılı Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelikte aşağıdaki şekilde değişiklikler yapılmıştır; “Kamu düzeninin veya güvenliğinin Bakanlıkça olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratılacak şekilde bozulduğu yerlerde;

1) Yetersiz planlama veya altyapı hizmetleri

2) İmar mevzuatına aykırı yapılaşma bulunması

3) Altyapı ve üst yapı hasarları,

Sebeplerden bir veya birkaçının bir arada bulunması halinde, üzerinde bulunan toplam yapı sayısının en az %65’i imar mevzuatına aykırı veya yapı ruhsatı alınmadan yapılmış ancak sonradan ruhsatsız yapılardan oluşan arazilerdedir. yapım ve kullanım izni alınmış, uygulama bütünlüğü gözetilerek belirlenen alanlar riskli alan olarak kabul edilir.

Bu nedenlerle Hukuk Bürosu, bu yeni hukuk dalında uzmanlaşma sağlayarak etkilenen vatandaşların kentsel dönüşüm sorunlarına çözüm sağlamayı amaçlamaktadır. Kira yardımı, inşaat ve yıkım sonrası boş arsa sorunu gibi birçok yeni ve önemli sorunu içermektedir. Kentsel dönüşüm hukuku alanında her türlü hizmeti veren Hukuk Bürosu, bu yeni alanda deneyimli avukatlar eşliğinde başarılı bir projeye imza atmıştır.Bu hukuk alanının yeni olması, vatandaşların haklarını ve haklarını yeterince bilmemesine neden olmaktadır. bu şekilde mağdur oluyorlar.Son yıllarda yaşanan büyüme ve 2006 yılından sonra hızlanan kentsel dönüşüm süreci bu alanda hukuki danışmanlık ve hukuki yardım almayı gerekli kıldı.

Bir bütün olarak kentsel dönüşüm yasası kavramı, 17 Ağustos depremi ile Türkiye’nin gündemindeki yerini almış ve 2000’li yıllardan itibaren modern, çağdaş Türkiye’nin inşasında önemli bir süreç haline gelmiştir. Türkiye jeolojik yapısı gereği çeşitli fay hatları üzerinde yer almaktadır. Ayrıca bu faylar oldukça aktiftir ve son yıllarda bahsi geçen 17 Ağustos depremi de dahil olmak üzere birçok acılı yıkıma neden olmuştur. Bu yıkımlara son vermek için özellikle son 3 yılda çeşitli yasal düzenlemeler yapılıyor. Bu yasal hükümlerden elbette en önemlisi 2012 yılında yürürlüğe giren 6306 Sayılı Afete Yatkın Alanların Dönüşümü Hakkında Kanun’dur. Türk toplumu. Kanaatimizce modern bir kent imajına sahip olmak ve kentlerimizi markalaşma yolunda ilerletmek için kentsel dönüşüm yasasına verilen değer daha da artırılmalıdır. Yaşanabilir, imar ve şehircilik standartlarına uygun 21. yüzyıl kentlerinin inşasında hem devletimize hem de bireylere büyük sorumluluklar düşmektedir. Bu görev bilincinin bir sonucu olarak, İstanbul başta olmak üzere Türkiye genelinde risk altındaki yapıların tespit edilmesi ve restorasyon sürecinde yenilenmesi için bir kentsel dönüşüm kampanyası başlatılmıştır. 6306 sayılı Kanun, bu büyük kentsel dönüşüm hareketinin uygulanması sırasında ilgili bakanlıklar, ilgili özel idareler ve belediyeler ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’na yetki vermiştir.

Kentsel Dönüşüm Prosedürü


Kentsel dönüşüm uygulamasına başlayabilmek için bina sahibi veya kanuni temsilcisinin bakanlık tarafından ruhsatlandırılmış kuruluşlardan risk yapısını kontrol etmesi gerekmektedir. Bu kontrol yapı maliki veya kanuni temsilcisi tarafından verilen süre içinde yapılmadığı takdirde bakanlık veya ilgili idare tarafından yapılır veya yapılacaktır. Bakanlık, ilgili binanın riskli olduğunu düşünürse, ilgili bina malikinin veya kanuni temsilcisinin 15 gün içinde bu karara itiraz hakkı vardır. Bu itiraz, üniversitelerin ilgili bölümlerinden seçilen 4 öğretim üyesi ve bakanlık personelinden oluşan 3 kişiden oluşan bakanlık tarafından oluşturulan bir komisyon tarafından karara bağlanır.

Afet Alanlarının Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 8 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında, açıklama, tahliye ve tahliye işlemlerini engelleyenler hakkında Türk Ceza Kanununun ilgili hükümleri çerçevesinde Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulacağı düzenlenmiştir. imar kanunu kapsamında riskli nesnelerin yıkılması. Tüm bu değerlendirmelerden anlaşılacağı üzere kentsel dönüşüm uygulaması özellikle doğru ve düzenli uygulandığı takdirde plansız ve riskli kentleşmenin önüne geçmek için önemli bir kit görevi görebilir. ilgili kanunda dikkate alınmakta ve bu mağduriyeti önlemek için kapsamlı tedbirler alınmaktadır. Yine kentsel dönüşümde acil kamulaştırma hükmü, kentsel dönüşümün kesintisiz devam etmesi için getirilen bir düzenlemedir. Ancak önemli olan, bu hükümlerin devlet, vatandaşlar ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği sonucunda tam ve kapsamlı bir şekilde uygulanacağına dair kamuoyunun bilinçlendirilmesidir. Bu bağlamda kentsel dönüşümde apartman sahiplerinin önemi de büyüktür.

Sonuç olarak her vatandaş olarak depremlerin ve deprem gibi diğer tüm afetlerin unutulmayacak bir unutuşumuz olduğunun bilinciyle hareket etmeli ve kentsel dönüşüm bilinciyle şehirlerimizi riskli yapıların esaretinden kurtarıp, onlara yeni bir soluk kazandırmalıyız. modern ve yaşanabilir bir yüz. Bu kapsamda sürecin Kentsel Dönüşüm Yasasına uygun olarak ilerleyebilmesi için kentsel dönüşüm avukatı önem kazanmıştır.

Hukuk ve Danışmanlık Bürosu, Kentsel Dönüşüm Hukuku alanında uzman avukatları ile her türlü ihtilafa çözüm getirmektedir. Kentsel dönüşüm hukuku alanında verdiğimiz hizmetler:

– Bir daire için inşaat sözleşmesinin hazırlanması

-Kira yardımı sürecinde mal sahiplerine hukuki yardım

Herhangi bir inşaat sözleşmesi anlaşmazlıkları

-Yasadışı zeminlerin yasal incelemesi

– Riskli binaların tespiti, tahliye, yıkım çalışmaları

– Sahipler arasındaki herhangi bir anlaşmazlığın çözümü

– Sözleşmede yapım süresinin uzatılması

– Hisse bazlı değerler konusunda mevcut bağımsız bölümlerin değerleme toplantılarında SPK onaylı değerleme şirketlerine hukuki danışmanlık verilmesi

– İmar statüsündeki değişiklikler sonucu sözleşmenin revize edilmesi

– Kentsel dönüşümde iptal davaları

-Olumsuz oy verenlere ihtarname hazırlanması

-Bir proje oluşturun ve bir metrekareyi ve bağımsız konumu paylaşın

– Kat mülkiyeti tapusu düzenlenmesinde hukuki yardım