Türk vatandaşı olmayan ve yurtdışında yaşayan yabancı bir kişinin Türkiye’de avukata vekâlet çıkarabilmesi için iki seçenek bulunmaktadır.

1-) Türk vatandaşı olmayan ve yurtdışında yaşayan yabancı bir kişinin yeminli tercüman ile birlikte Türk konsolosluğuna giderek vekâlet vermesi.

2-) Bulunduğu ülkedeki herhangi bir notere gidilmesi ve Türkiye’deki avukata vekâletname çıkarılması. Çıkarılan vekâletnameye Apostille şerhi alınması. Sonrasında Türkiye konsolosluğu aracılığı ile Türkçe ’ye tercüme ettirilmesi. Tercüme edilen vekâletnamenin yine Türk konsolosluğunda tercüme tasdikine tabi tutulması

Yabancıların teminat yatırma mükellefiyeti


Ülkemiz yargılamasında kural olarak Türk veyahut yabancı gerçek/tüzel kişilerin dava açması, davaya katılması, icra takibine girişmesi esasen teminat yatırma şartına bağlı değildir. Ancak, kimi durumlarda davacının haksız çıkması ihtimaline binaen teminat yatırılması istenmektedir. Nitekim, Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 48. Maddesi, teminat hususunu düzenlemiştir.

Teminat

Madde 48

Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır.
Nitekim, MÖHUK’un 48. Maddesi uyarınca, Türk vatandaşı olmayan yabancı devlet vatandaşları ile hiçbir devlet vatandaşı olmayan veya vatandaşı bulunduğu devlete vatandaşlık bağı zayıflamış bulunan vatansız veya mülteciler de Türkiye’de dava açarken teminat yatırma zorunluluğu bulunmaktadır. Ancak, çifte vatandaşlar için teminat zorunluluğu bulunmamaktadır. Tüzel kişiler bakımından yabancılık ise, statülerindeki idari merkezlerine göre belirlenmektedir. İdare merkezinin yabancı bir ülkede bulunması halinde tüzel kişi yabancı sayılmaktadır. İdare merkezinin Türkiye’de bulunduğu hallerde Türk tüzel kişisi sayılmaktadır.

Mahkemenin takdirine bağlı teminatın para olarak yatırılması söz konusu olup, Yargıtay kararları yabancı tarafından yatırılacak teminatın döviz cinsinden yatırılması gerektiği kanaatini taşımaktadır. Teminat miktarı da somut olayın şatlarına göre mahkemece serbestçe taktir edilir. Yabancı tarafından yatırılan teminat, karşı tarafın zararının yanında devletin yargılama giderlerini karşıladığından kamu düzeni olarak adlandırılarak mahkemece kendiliğinden dikkate alınır.

Tüm bunların yanı sıra, Türkiye ile Yabancının mensup olduğu ülke arasında teminat hakkında muafiyet öngören bir anlaşmanın var olması halinde bu anlaşma hükümleri çerçevesinde yabancı teminat yatırmaktan muaf olabilir. Nitekim, MÖHUK 48/2’nin amir hükmü gereği, ülkeler arasında karşılılık ilkesinin mevcut olması halinde muafiyet hükümleri devreye girecektir.

Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar.
Türkiye teminattan muafiyeti öngören milletlerarası anlaşmalardan bazıları;

Hukuk Usulüne Dair La Haye Anlaşmasının17. Maddesine göre, devletlerden birinde ikametgâh sahibi olup taraf ülkelerden birinde dava açan kişilerden yabancı olmaları dolayısıyla teminat alınmaz.
1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Cenevre Anlaşmasının 16. Maddesi ile mülteciler mutad meskeninin bulunduğu taraf devlette teminat yatırmaktan muaf tutulmuştur.
Avrupa İkamet Anlaşmasının 9. Maddesinde, taraf devlet vatandaşları için herhangi bir teminat istenmeyeceği kararlaştırılmıştır.

Yabancı eşten boşanma nasıl yapılır?


Eğer yabancı uyruklu birisiyle evli olan kişi boşanmak isterse Türk Medeni Kanunu çerçevesinde boşanma gerçekleşecektir. Eşlerden herhangi birisinin yabancı uyruklu olması Türkiye’de boşanma davası açılabilmesinin önünde engel taşımayacak ve boşanma gerçekleşecektir. Eşlerden herhangi birisinin yabancı uyruklu olması Türkiye’de boşanma davası açılabilmesinin önünde engel taşımayacak ve boşanma gerçekleşebilecektir. Boşanmanın istenilmesi durumunda bu boşanmada yetkili olan mahkeme hangisiyse o mahkemeye başvurularak boşanma davası açılabilecektir. Eğer yabancı uyruklu eşten boşanmak için yabancı ülkede boşanma davası açılmışsa yurtdışında açılan boşanma davası boşanmanın gerçekleşmesiyle Türkiye’de hemen geçerli olmayacaktır.Yabancı uyruklu eşten yurtdışında boşanacak olan kişiler, boşanmanın o ülkede kesinleşmesinden sonra Türkiye’de tanıma ve tenfiz davası açmaları gerekir. Boşanma işlemleri için özellikle yabancı uyruklu bireyden boşanma da bir avukatla görüşülerek işlem yapılması taraflar için yararlı olacaktır. MÖHUK 13. Maddesi evlilik ve genel hükümlere yer verirken, aynı kanunun 14. Maddesi ise boşanma ve ayrılık hükümlerine yer vermektedir. Bahsi geçen maddelere göre “boşanma ve ayrılık sebepleri hükümleri eşlerin müşterek milli hukukuna tabidir” şeklindedir. Eşlerin ayrı vatandaşlıkta bulunması durumunda uygulanacak olan hukuk müşterek ikametgahın bulunduğu hukuk eğer müşterek ikametgahın bulunmadığı takdirde müşterek mutad meskenleri hukuku bunun da bulunmaması halindeyse Türk Hukuku olacaktır.

İkamet İzni Başvurusu ve Reddine Karşı İptal Davası


Türkiye’de ikamet etmek isteyen yabancı kişiler oturma izni alabilmek için ikamet edeceği ilde yer alan Göç İdareleri’ne başvurmaları gerekmektedir. Gerekli usullere göre yapılan başvuru sonucunda Komisyon tarafından yapılan değerlendirme sonucu oturma izni başvurusu onaylandıktan sonra oturma izni kartı yabancının ikamet adresine gönderilir. Başvurunun yasal düzenlemelere uygun olmadığının veya başka bir sebebin tespit edilmesi durumunda ise red kararı verilmesine ikamet izni başvuru reddi denilmektedir. Başvuru ret edildiğinde kararın hukuka aykırı olduğunu düşünen başvuru sahibi tarafından ikamet izni başvurusunun reddi kararının iptali için İdare Mahkemesine dava açılması mümkündür.

İkamet iznine ilişkin yasal düzenlemeler 6458 Sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununda düzenlenmiştir. Yine anılı kanunun uygulanmasına yönelik olarak Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik düzenlemesi de mevcuttur. Her iki yasal düzenleme ile ikamet izni başvurularının ne şekilde yapılacağı ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. İkamet izni başvurusunun kabul edilip edilmemesi konusunda yetkili merci yabancı kişilerin ikamet edeceği ilde yer alan Göç İdareleri’nin takdirindedir. Talep edilen İkamet izni çeşidine göre başvuruda gerekli şartların olmaması, Yabancının ülkeye giriş yasağının ve tahdit kodunun bulunması, Yabancı ile ilgili olarak verilmiş bir sınır dışı etme kararının bulunması, Vize ihlalinin yapılmış olması, kamu sağlığını ilgilendirin bulaşıcı hastalık taşınması, ülkemizde kalacağı adresin bildirilmemesi, başvurunun vize muafiyeti dolduktan sonra yapılması gibi sebeplerle başvuru talebi ret edilebilmektedir.

6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun “Türkiye içinden yapılan ikamet izni talebinin reddi, iptali veya uzatılmaması” başlıklı 25. Maddesinde ” Türkiye içinden yapılan ikamet izni talebinin reddi, ikamet izninin uzatılmaması veya iptali ile bu işlemlerin tebliği valiliklerce yapılır. Bu işlemler sırasında, yabancının Türkiye’deki aile bağları, ikamet süresi, menşe ülkedeki durumu ve çocuğun yüksek yararı gibi hususlar göz önünde bulundurulur ve ikamet iznine ilişkin karar ertelenebilir. İkamet izni talebinin reddi, iznin uzatılmaması veya iptali, yabancıya ya da yasal temsilcisine veya avukatına tebliğ edilir. Tebligatta, yabancının karara karşı itiraz haklarını etkin şekilde nasıl kullanabileceği ve bu süreçteki diğer yasal hak ve yükümlülükleri de yer alır.” şeklinde düzenlenmiştir. Anılan yasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere ikamet izni başvurusunun kabul edilip edilmemesi tamamen idarenin tasarrufu altındadır. Bu işlem niteliği gereği idari bir işlemdir. İdari işlem, kamu idarelerinin kamu hizmetinin yerine getirilmesinde, kamu otoritesini kullanarak tek taraflı yaptıkları işlem olması dolayısıyla hukuka aykırı olduğu düşünüldüğünde ret kararının tebliğinden itibaren 60 gün içinde iptal davası açma hakkı bulunmaktadır.