Kıdem tazminatı, son günlerin en çok konuşulan işçilik alacaklarından biri. Cumhurbaşkanı bugünkü toplantısında “kıdem tazminatı sorununu çözeceğiz” açıklamasında bulundu. Hazine ve Maliye Bakanı tarafından açıklanan ekonominin yol haritasında bu yıl sonuna kadar çalışanlar için Kıdem Tazminatı Fonu kurulması yer alıyor. Kamuda çalışanları, serbest çalışanları ve ticaret kesimini toplam çalışanlardan çıkarsak dahi, yapılacak bu düzenleme 30 milyon istihdamın en azından 20 milyonunu ilgilendiriyor demektir.

Mevcut sistemde Her 100 çalışandan 85’i kıdem tazminatını alamıyor. 

İşçinin hangi hallerde kıdem tazminatına hak kazandığı kanunda belirtilmiş olmasına karşın hakedilmiş olan bu işçilik alacağını talep ve tahsil etmede işçi ve işçi avukatlarının karşılaştığı en büyük problem ise davaların “belirli alacak davası” olarak açılması gereği olmaktadır.

Arabulucuda sonuçlanamayan işçilik alacaklarına ilişkin davalar yaygın bir biçimde “belirsiz alacak davası” olarak açılmaktaydı. Bunun başlıca sebepleri işçinin kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, asgari geçim indirimi gibi alacaklarının tam ve net olarak hesaplanmada yaşanan zorluk ve yüklü mahkeme harçlarının bir seferde yatırılmasında yaşanan ekonomik güçlüklerdir.

6100 sayılı Kanun ile birlikte belirsiz alacak davası açma imkanı tanınarak belirsiz alacaklar bakımından hak arama özgürlüğü genişletilmiştir. İşçi alacakları da kanaatimizce işçi tarafından net olarak belirlenemeyeceğinden belirsiz alacak davasının konusudur. Çünkü; iş sözleşmesinde iş görme edimini yerine getiren ve belge düzenleme yetkisi ve yükümlülüğü bulunmayan işçinin, alacaklarını belirleyebilmesi için işveren tarafından düzenlenen kanuna uygun belgelere ihtiyacı vardır.

İlaveten, hakime alacak miktarının tayin ve tespitinde takdir yetkisi tanındığı hallerde, hakimin kullanacağı takdir yetkisi sonucu alacak belirli hale gelebileceğinden, davacının davanın açıldığı tarih itibariyle alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin imkansız olduğu kabul edilmelidir.

Hal böyleyken Yargıtay’ın farklı hukuk dairelerinde işçilik alacaklarının ne tür bir dava yöntemiyle talep edileceği sorunsalı farklı kararlar ile sonuçlanmış, Yargıtay’ın iş davalarına bakan 7, 9 ve 22. Hukuk Daireleri ile Hukuk Genel Kurulu içtihatları arasında ortaya çıkan farklılığın giderilmesi için Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunca yapılan değerlendirme sonucunda 15.12.2017 gün ve 2016/6 E.-2017/5 K. sayılı kararı ile “İşçilik alacaklarının çok çeşitli tür, nitelik ve kapsamda olması, somut olayın özelliklerine göre oldukça değişkenlik göstermesi, hatta aynı tür işçilik alacaklarında dahi somut olayın özellikleri itibariyle işçilik alacaklarının belirsiz alacak davasına konu olup olamayacağı konusunda soyut ve genel nitelikte, her bir olayda geçerli olacak ölçüde bir karar alınamayacağından, içtihadı birleştirmeye gerek olup olmadığı ön sorun olarak tartışılmış ve sonuç olarak içtihadı birleştirmeye gerek olmadığı” yönünde karar verilmiştir.

Yerel Mahkemelerde görülmekte olan davalarda ise kıdem tazminatı yönünden belirsiz alacak davası açılamayacağı gerekçesiyle mevcut davalar usulden reddedilmeye başlanmıştır. Reddedilen davalar nedeniyle işçiler mağdur edilmiş, zaten peşin olarak alması gereken alacağını geç de olsa alabilmek için uğraşan işçi mahkeme masrafı ve karşı vekalet ücretlerini de ödemek zorunda bırakılmıştır. Yerel Mahkemelerde 2 senedir görülmekte olan ve hatta tüm delillerin toplanmış olduğu dosyalarda dahi davalar sırf bu gerekçe ile reddedilebilmektedir.

Bu emsallerin en büyük zorluğu işçi avukatlarının üzerinde olup avukat-müvekkil ilişkisi yara almakta ve hukuka duyulan güven tükenmektedir. İşçinin çalışmış olduğu yerdeki tüm kayıtlar, defter ve belgeler elinde bulunmadığı halde işçilik alacaklarını kuruşu kuruşuna net bir biçimde belirlemesi istenen avukatlar, bir de hesaplama zorluğunu aşmak için bilgisayar programları edinerek ekstra harcamalar yapmak durumunda bırakılmaktadır.

Peki Kıdem Tazminatı Fonu neleri değiştirecek?


Halen çalışanların kıdem tazminatında bir değişiklik olmayacak. Bu tazminatlar çalışan, çalışmaya devam ettiği müddetçe işyerinde kalacak ve işyeri tarafından ödenecek. Ancak işe yeni girenlerin tazminatları fona tabi olacak. Maaştan her ay kıdem tazminatı için belirlenen oranda kesinti işveren tarafından yapılarak Fon’a yatırılacak.

Mevcut düzenlemeler ve Yargıtay kararları ile yeni düzenlemeler ışığında işçilik alacaklarınızın takibi için iş hukuku alanında uzman avukatlar ile çalışmanız ve hukuki süreci ortaklaşa yürütmeniz önemle tavsiye olunur.