Evlilik birliği devam ederken kural olarak ana ve baba tarafından birlikte kullanılan velâyet, boşanma sonucunda hâkim tarafından ana veya babadan birisine verilir. Evlilik birliğinin boşanma ile sona ermesi halinde, velâyetin ana veya babadan hangisine bırakılacağı hususu ise hâkimin takdirindedir (TMK md.182).

Yargıtay son içtihatlarında boşanmadan sonra ana babanın çocuk üzerinde birlikte velâyet hakkına sahip olabileceğine ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanınması yönünde kararlar vermeye başlamıştır. Boşanma durumunda hâkimin birlikte velâyete mi, yoksa ana veya babadan birinin tek başına velâyet hakkını kullanmasına mı hükmedeceği konusunda belirleyici ölçüt çocuğun üstün yararıdır. Hakim boşanma ya da ayrılığa karar verdiği hallerde talep olmasa bile velayet kendisine verilmeyen ana ya da baba ile ergin olmayan çocuk arasında kişisel ilişkiyi düzenlemek zorundadır. Hakim, çocuk kendisine bırakılmayan tarafın çocuk ile ne zaman ve ne şekilde iletişime geçeceğini ve kişisel ilişki kuracağına boşanma kararında yer verir. Ancak TMK md 324/II ile belli durumlarda hakime kişisel ilişki kurma hakkını reddedebilme veya geri alma imkanı tanımaktadır. Kişisel ilişki tesis edileceği sırada çocuğun istek ve eğilimlerinin de araştırılması gerekmektedir. Ana ve baba aralarında kişisel ilişkinin düzenlenmesine dair anlaşma yapsa da hakim kişisel ilişkinin düzenlenmesi sırasında tarafların istekleri ile bağlı değildir. Ancak Yargıtay’ın son zamanlarda verdiği kararlar yasaya aykırı bir durum söz konusu olmadığı takdirde hakimin ana babanın arasında yapmış olduğu anlaşmaya müdahale etmemesi gerektiği yönündedir.

Yargıtay kararlarında özellikle okul çağında olan çocuklarla diğer ebeveyn arasında her hafta sonu kişisel ilişki tesis edilmesinin velinin çocuğa karşı olan ödevlerini yerine getirmede zorlanacağı kabul edilmektedir.

Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’la da çocuğun yaşadığı evde doğrudan çocuğa yönelik olmasa da bir şekilde fiziksel, cinsel, psikolojik ya da ekonomik şiddet uygulanması söz konusu ise şiddet uygulayan kişi ile çocuk arasındaki kişisel ilişkinin refakatçi eşliğinde kurulması ya da sınırlandırılması veyahut kaldırılması hükme bağlanmıştır (md 5 bent ç). Gerekli görülmesi halinde korunan kişinin, şiddete uğramamış olsa bile yakınlarına, tanıklarına ve kişisel ilişki kurulmasına ilişkin haller saklı kalmak kaydı ile çocuklarına yaklaşmamasına karar verilebilmektedir.

Boşanmış çocukların velayetinin kimde olması gerektiği konusunda temel hareket noktası çocuğun yüksek yararının hangisinde olduğunda yatmaktadır. Bu açıdan bu konuda karar verecek hakimin mutlaka bu konuda uzmanlaşmış başta psikolog olmak üzere hekim ve sosyal hizmet uzmanına başvurması gerekmektedir. Burada belirleyici çocuk haklarının temel prensibi olduğundan bu konuda çalışmış uzmanların görüşü çok değerlidir.

Boşanma davasında velayet konusunda daha detaylı bilgi edinmek üzere velayet davası konusunda alanında uzman bir avukata başvurmanızı tavsiye ederiz.