4721 sayılı Kanunda “babalık hükmü” adı altında düzenlenen dava; niteliği itibariyle, baba ve çocuk arasında soy bağı ilişkisini kuran inşai bir davadır. Davanın konusu, çocuğun babasının davalı olduğunun tespitidir. 4721 sayılı Kanunun 301 inci maddesinin 1 inci fıkrasında “Çocuk ile baba arasındaki soy bağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilir.” denilmek suretiyle babalık davasını açma hakkı sadece çocuk ve anasına tanınmıştır. Baba olduğunu iddia eden kişinin de babalık davası açma hakkı yoktur. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi sair içtihatlarında “kendisine tanıma hakkı tanınmış olan kişinin bu davayı açmakta hukuki menfaatinin olmadığı” gerekçesi ile açılan davaların reddedilmesi gerektiğine karar vermiştir.
Davanın çocuğun doğumundan önce de açılması mümkündür. Ananın davayı doğumdan sonra en geç bir yıl içinde açması gerekmektedir. Çocuğa bir kayyım atanmışsa, kayyım da bu davayı atanmanın kendisine bildirildiği tarihten itibaren bir yıl içinde açmalı veya ananın açmış olduğu davaya müdahil olmalıdır. Bir yıllık süre haklı sebeplerle geçirilmişse; sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.
4721 sayılı Kanunun 284 üncü maddesi gereğince; “Soy bağına ilişkin davalarda, aşağıdaki kurallar saklı kalmak kaydıyla Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu97 uygulanır: 1. Hakim maddi olguları re’sen araştırır ve kanıtları serbestçe takdir eder. 2. Taraflar ve üçüncü kişiler, soy bağının belirlenmesinde zorunlu olan ve sağlıkları yönünden tehlike yaratmayan araştırma ve incelemelere rıza göstermekle yükümlüdürler. Davalı, hakimin öngördüğü araştırma ve incelemeye rıza göstermezse, hakim durum ve koşullara göre bundan beklenen sonucu onun aleyhine doğmuş sayabilir.” Kanunun 302 inci maddesi gereğince ise; “Davalının çocuğun doğumundan önceki üç yüzüncü gün ile yüz sekseninci gün arasında ana ile cinsel ilişkide bulunmuş olması babalığa karine sayılır. Bu sürenin dışında olsa bile fiili gebe kalma döneminde davalının ana ile cinsel ilişkide bulunduğu tespit edilirse aynı karine geçerli olur. Davalı, çocuğun babası olmasının olanaksızlığını veya bir üçüncü kişinin baba olma olasılığının kendisininkinden daha fazla olduğunu ispatlarsa karine geçerliliğini kaybeder.” “Babalık davası ispat yükü MK. m. 6 uyarınca davacıya düşer.”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1994/2-671 E, 1995/162 K sayılı ve 8.3.1995 tarihli kararında, DNA testinin yapılabilmesi için öncelikle yapılması gereken testler aranmışsa da Yargıtay 2. Hukuk Dairesi yeni kararlarında, nesebin reddi davasında tanık beyanlarına istinaden hüküm kurulmasını yeterli görürken, babalık davasında doğrudan ve mutlaka DNA testi yapılmasını aramaktadır. Baba olduğu iddia edilen kişinin ölmüş olması halinde kafatası ve femur kemiklerinin DNA incelemesi için fethi kabir yapılacaktır 110. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.7.2000 tarihinde aldığı 2000/6933 E ve 2000/ 1288 K sayılı karar gereğince “Baba olduğu ileri sürülen kişi ölmüşse, baba olduğu ileri sürülen kişinin kemik dokuları ana ve çocuğun kan grupları alınarak alyuvar antijenleri, lokosit antijenleri, alyuvar enzimleri, serum proteinleri testleri mutlaka yapılmalıdır.”
Babalık davası – hakim tarafların iddiaları ve sunduğu delillerle bağlı olmayıp olayın esasını re’sen tetkik edebilecektir. Öyle ki, mahkemenin kendiliğinden inceleme istediği durumlarda, masraflar hazineye yüklenebilecektir. Hatta Yargıtay’ın son kararları, test masraflarının taraflarca karşılanmaması durumunda, daha sonra haksız çıkan taraftan karşılanmak üzere hazine tarafından karşılanacağı ve tıbbi inceleme yapılmadan hüküm kurulamayacağı yönündedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 1990/10002 E ve 1991/8344 K sayılı ve 24.5.1991 tarihli kararında “Türk Mahkemelerinden alınmış bir tanıma ve tenfiz kararı olmadan çocuk ile baba arasında nesep bağı kurulmayacağına ve bu sebeple nafaka talep edilemeyeceğine” karar verilmiştir.
4721 sayılı Kanunun 304 üncü maddesi gereğince; “Ana, babalık davası ile birlikte veya ayrı olarak baba veya mirasçılarından aşağıdaki giderlerin karşılanmasını isteyebilir: 1.Doğum giderleri 2. Doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderleri120 3. Gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderler Çocuk ölü doğmuş olsa bile hakim, bu giderlerin karşılanmasına karar verebilir. Üçüncü kişiler veya sosyal güvenlik kuruşlarınca anaya yapılan ödemeler, hakkaniyet ölçüsünde tazminattan indirilir.”
Manevi tazminatın miktarının, kişilik haklarına tecavüz ve kusurun ağırlığı, davacının ahlaki bakımdan uğradığı zararın derecesi ve tarafların ekonomik ve sosyal durumları ve tazminatın genel kurallarını göz önünde bulundurarak tespit edilmesi gerekir.
Soybağı ve babalık davası ile ilgili daha detaylı bilgi almak için alanında uzman bir avukata başvurmanızı tavsiye ederiz. Büromuzu arayarak randevu alabilirsiniz.
Danışma Formu
Hizmetlerimiz hakkında bilgi almak ve sormak istedikleriniz için aşağıdaki formdan bizlere ulaşın *