Cinsel şiddet, dünyada her yıl milyonlarca insanı etkileyen, toplumun her kesimini ilgilendiren, yaygınlığı, birey ve toplum üzerine olumsuz etkileri nedeniyle birden çok alanda mücadele edilmesi gereken önemli bir halk sağlığı sorunudur. Çocuklara yönelik cinsel istismar, çocuklara büyük ve kalıcı hasarlar veren ve ülke genelinde çok sık gerçekleşen bir suçtur.

Cinsel suçlar bireylerde ve toplumda büyük ve geri dönüşümsüz kalıcı etkiler yaratmakta olup yasal düzenlemelerin adil ve toplum vicdanını karşılayacak şekilde olması beklenir. Yasal düzenlemelerdeki yetersizlikler uygulamada sıkıntı yaşanmasına ve olumsuzluklara neden olmakta ve bu da yasal değişikliklere gidilmesine neden olmaktadır.

Yasal düzenlemeler yapılırken konunun uygulayıcılarının görüşlerinin alınmasının yasaların oluşturacağı yeni olumsuzlukları azaltabileceğine inanmaktayız. Bu amaçla 13 Uzmanlık Derneği, Meslek Birliği, Sendika ve Sivil Toplum Kuruluşu tarafından hazırlanan “Çocuğun Cinsel İstismarı Suçu ve Bu Suçun Yargılanması ile Çocuk Koruma Sistemine İlişkin Değişiklik Önerileri” başlıklı kitapçığın yasal düzenlemeler yapılırken dikkate alınması gerektiğini düşünmekteyiz. Çocuğun cinsel istismarı suçu ile ilgili değişiklikleri içeren “Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı” 09.04.2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulmuş olup, tasarıda olumlu düzenlemeler bulunmakla birlikte yeni sorunlara ve olumsuzluklara neden olabilecek düzenlemeler olduğu görülmektedir.

Cinsel saldırı/istismar suçları ile ilgili olarak son Türk Ceza Kanunu’nun 2005 yılında uygulanmaya başlamasının ardından 2005, 2014, 2015, 2016 yıllarında önemli değişikliklere gidilmiştir. Son olarak hazırlanan tasarının da cezaları arttırmanın cinsel suçları azaltabileceği yaklaşımına dayandığı görülmektedir. Oysa toplumsal ve mesleki pratiğimizde cezaların arttırılmasının cinsel suçları önleyemediğini izlemekteyiz.

Tasarı; çocuğa yönelik cinsel istismar eylemlerinin hepsini içerecek biçimde cezaları ağırlaştırmamaktadır. Ancak 103. madde ile düzenlenen 15 yaşını doldurmamış çocuklara yönelik cinsel istismar suçlarının bazıları için cezanın miktarını arttırırken müebbet ya da ağırlaştırılmış müebbet cezası getirmektedir. Bazı suçlarla ilgili, özellikle de 15 yaşını dolduran çocuklara yönelik cinsel istismar suçları ile ilgili bir düzenleme yapılmamıştır. Buradan çocukların yakın çevresindeki istismar suçlularının eylemlerinin “reşit olmayanla cinsel ilişki” kapsamında değerlendirilmesine devam edileceği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, rızanın söz konusu bile edilemeyeceği istismar olgularında, mağdur çocuğun rızasının varlığının tartışılmasına ve 104. maddede öngörülen cezaların azlığı nedeniyle de indirim ve erteleme ile faillerin hapis cezasının infazına geçilmeden serbest kalmasına devam edilecek anlamına gelmektedir.

Bir diğer önemli sorun da, Türk Ceza Kanunu’nun çocukları da istismar suçunun faili olarak görmesidir. Çocukların gelişimlerinin bir parçası olan akranlar arası cinselliğin öğrenildiği ve deneyimlendiği eylemler sebebiyle ağır ceza tehdidi ile karşı karşıya kalabilecektir. Çocuk ve çocuk istismarı tanımlarının uluslararası sözleşmelerden farklı algılanması ve değerlendirilmesi özellikle on beş yaş üstü çocuklara karşı işlenen suçlarda; çocukların erişkinlerle benzer biçimde değerlendirilmesine yol açacaktır. Akranlar arasında rızaya dayalı olarak gerçekleşen cinsel eylemler cinsel şiddet davranışı olarak değerlendirilmeye devam etmektedir. Yakın yaşlardaki çocukların flört veya merak nedeniyle ve gelişimlerinin doğal bir parçası olarak gerçekleştirdikleri eylemler ağır cezalar ile karşılanmaktadır. Bu yapıldığı takdirde çocukların cinsel istismardan korunmasını amaçlayan düzenlemeler çocukların zarar görmesine ve orantısız sonuçlar doğmasına neden olmaya devam edecektir.

Çocuğun cinsel istismarı başlığı altındaki yapılacak tüm düzenlemeler, failin yetişkin olması durumunda 18 yaşına kadar bütün çocukları kapsayacak biçimde düzenlenmelidir. Çocuklar ceza sorumluluğu açısından değil güvenlik tedbiri uygulanması açısından ele alınmalı ve çocuklara suçlu gözü ile değil suça sürüklenen çocuk gözü ile bakılarak çocuklara yönelik eğitim ve sağlık tedbiri kararları alınmalıdır. Akranlar arası cinsel suçlarda 3-5 yaş arasında bir yaş farkı olup olmamasına göre yasal düzenleme yapılmalıdır. Akranlar arasındaki ilişkiler bir an önce Avrupa Konseyi Sözleşmesi gereğince ceza hukukunun konusu olmaktan çıkartılmalıdır. Çocuk Hakları Sözleşmesi ve çocuk adaletine ilişkin prensipler dikkate alınarak çocuklara ceza yerine her durumda önceliğin eğitim, tedavi, meslek edindirme, çocuğa ya da aileye rehberlik hizmeti gibi alternatif tedbirler alınması uygun olacaktır.

Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 09.04.2018 Tarihli Yasa Tasarısı’nda; cinsel şiddet faillerinin ayakta ya da yatarak cinsel isteğin ilaçla baskılanmasına yönelik tedbire tabi tutulmasına uzman raporu üzerine hakim tarafından karar verilebileceği belirtilmektedir. Daha önce yasanın 108. maddesinde yer alan ve yönetmelikle de düzenlenen hükümlülerin cinsel isteğinin azaltılması amacıyla ilaç verilmesi “tedavi” kavramı kullanılmadan yeniden belirtilmiştir.  Araştırmalar; hayvanların aksine insanlarda cinsel saldırı eylemleri ile hormon seviyeleri arasında doğrudan bir ilişki kurmamaktadır.